Sevgi Dili ve Çocuklar
- Admin
- 12 Eyl 2022
- 3 dakikada okunur
Sevmek, sevilmek ya da sevildiğini hissetmek… Bugün bebeklik döneminden, yaşlılık dönemine kadar varlığını hep koruyan ‘sevgi’ ihtiyacını farklı boyutlarıyla ele alalım istedim. Sevgimizi gösterme ve sevildiğimizi hissetme şeklimiz mizacımıza, büyüdüğümüz aile yaşantımıza ve maruz kaldığımız sevgi diline göre değişkenlik gösterir. ‘Sevgi Dili’ konusunu farklı boyutlarıyla ele almadan önce kendinize şu soruları sormanızı istiyorum; ‘ Sevgimi karşımdaki insana ( eş, çocuk, arkadaş, ebeveyn) nasıl gösteriyorum?’ ‘ Sevildiğimi hangi durumlarda, nasıl hissediyorum?’
Ebeveyn olduğumuzda başlayan ve hayatımız boyunca devam eden çocuklarımızı sevme dilimiz onların yaşamlarında aldığı kararlar, sosyal kimlikleri ve kendi çocuklarına aktardıkları kıymetli bir miras olarak varlığını sürdürmektedir. Çocuğumuzun baskın sevgi dilini keşfettiğimizde duygu ve davranışlarındaki yansımalarını görmeye başlayacak, sağlıklı bireyler olmaları için onları desteklemiş olacağız.
Sevgi dilinin ilk boyutunu ele aldığımızda ‘Fiziksel Temas’ olduğunu görmekteyiz. Bebeklik döneminde; alt değiştirme, emzirme olarak başlayan bu temaslar çocuğumuz büyüdüğünde saçını okşamak gibi temaslarla devam etmektedir. Sevgimizi hissettirmenin en güzel yolu olan fiziksel temas çocuklarımızın özsaygılarını kazanmaları için önemli bir etkendir. Sarılmak, öpmek, başını okşamak ya da sırtını sıvazlamak çocuğumuzun kendini güvende hissetmesi için etkili bir yoldur.
Diğer bir sevgi dili ‘Olumlama Sözleri’ dir. Olumlama sözleri dediğimizde aklımıza neler geliyor diye düşünerek bu boyutu incelemek daha faydalı olacaktır. Bu sevgi dilinde önemli olan unsur çocuğumuza ‘seni önemsiyorum’ mesajını vermektir. Yetişkin olarak bizler önemsenmediğimiz ve değer görmediğimiz durumlarda mutsuzluluğa sürüklenirken aynı durum çocuklar için de geçerlidir. Önemsenmediğini düşünen çocuklar maalesef hayatları boyunca başka insanlar tarafından değer görmek için çaba harcamaya başlayabilir ve sağlıksız bir sürece girebilirler. Dikkat edilmesi gerek en önemli unsur ‘seni seviyorum ama… yaparsan daha çok seveceğim’ gibi cümleler kurarak koşullu sevgi göstermemektir. Bizim burada anlatmaya çalıştığımız konu ise koşulsuz sevgidir. Çocuk sevilmek için sürekli çaba harcamak zorunda olduğunu hissederse doğru bir sevgi dilini oluşturamamış demektir. Kelimelerin sihri önemlidir. Kullandığımız kelimeler bizim sevgi dilimizi yansıtır. Kendi sevgi dilinizi keşfetmek isterseniz bu konuyu biraz düşünebilirsiniz.
Daha önceki yazılarımda da sıklıkla bahsettiğim ve çocuklarımızın hayatında önemli bir etkiye sahip olduğunu düşündüğüm sevgi dili boyutlarından bir diğeri ‘Kaliteli Zaman’dır. Yetişkin olarak sosyal çevremizdeki insanların hayatımızda kemikleşmesini sağlayan sürecin, onlarla geçirdiğimiz zaman ve bu zamandan aldığımız doyum olduğunu göreceksiniz. Tıpkı bizler gibi çocuklarımız da doyum aldıkları zaman dilimlerinden büyük mutluluk duyarlar. Çocuklarımızı yakından tanıyabilmek ve onların sevgi dilini keşfedebilmek için kaliteli zaman geçirmek önemlidir. Uyku öncesi, yemek masası, market alışverişi ya da ev temizliği gibi hayatımızda rutin olan süreçleri çocuklarımız için kaliteli zaman fırsatına çevirebilir ve onları tanıma yolunda bizler de keyifli vakit geçirebiliriz.
İlk duyduğunuzda şaşıracağınızı düşündüğüm diğer bir sevgi dili ‘Hediye Vermek’ tir. Hayatımızda hediye alış-veriş şeklimiz özel günler üzerinden oluyorsa bu durumu çocuklarımız için de geçerli kılma olasılığımız çok yüksek. Doğum günü hediyesi, karne hediyesi, verilen bir işi bitirme hediyesi gibi düşünebilirsiniz bu durumu. Bu durumlarda verilen hediyelere bizler ‘koşullu hediyeler’ diyoruz. Sevgi dilini çözme serüvenimizde anlatmak istediğim durum koşulsuz sevgi yani koşulsuz hediyelerdir. Sebep sunmadan ‘odana senin için yaptığım bir resmi astım, seveceğini düşündüğüm için sana bunu aldım’ gibi cümleler kurarak koşulsuz sevgi mesajını çocuğunuza verebilirsiniz.
Üzerinde uzun uzun velilerim ve öğretmenlerimle konuştuğum son sevgi dili ‘Hizmet Eylemleri’dir. Burada önemli olan unsur çocuğun her istediğini gerçekleştirmek değil, kendine bakabilme durumunu desteklemektir. Henüz ayakkabısını giyme eylemini gerçekleştirebilecek olgunluğa erişmemiş bir çocuğa destek olmak yansıttığımız sevgili dilidir. Ama belli bir yaşa gelmiş çocuğumuz kendi kendine giyebilecek düzeydeyken biz bu eylemi gerçekleştirdiğimizde yanlış bir tutum sergilemiş oluruz. İki durumu birbirinden ayıran en önemli fark, çocuğumuzun ihtiyaçlarını belirli ölçülerde karşılamaktır. Çocuğun üzerinden tamamen elimizi çektiğimizde de aynı olumsuz tutumu sergilemiş oluruz. Mesela kendi kendine yetemeyecek durumlarda onları yalnız bıraktığımızda olumlama sözlerinde de anlattığım gibi kendini değersiz ve yetersiz hissedecektir. Sizin varlığınızı görmek çocuğun kendini güvende hissetmesi için önemli bir husustur.
Ebeveyni tarafından sürekli aşağılanan bir çocuğun sevgi dili aşağılamak olarak oluşabilir. Sürekli hediye alınan bir çocuk, ona hediye almayan kişiler tarafından sevilmediğini düşünebilir. Çocuğun hayata bakış açısı ona sunulan sevgiyle oluşur. Çocukluk yaşantımızdan bu yana içselleştirdiğimiz sevgi dilimizi şimdi biraz düşünelim ne dersiniz?
MERVE OLGUN
DOKUZ NOKTA OKULLARI KURUCUSU
コメント